‘‘BABALAR VE OĞULLAR’’ VE
FEODAL SİSTEMİN DÖNÜŞÜM SANCILARI
‘’Babalar ve Oğullar’’ romanı Rus toplumunun
farklı sosyal sınıflarından seçilen karakterler aracılığıyla 1850lerde Rusya’da
toprak reformu ile yaşanan sancılı değişim sürecinin sosyal ve kültürel açıdan
yansımalarını işler. Dramatik sahneleme, realist gözlemlerden yola çıkılarak
yaratılmış karakterler,yerler,olaylar ve bunlarla güdülen topluma ayna tutma
amacı bu yapıtı realist bir yapıt yapan özelliklerdir. Üniversite öğrencisi
olan Arkadiy’in arkadaşı Bazarov ile birlikte babasının çiftliğine ziyarete
gelmesiyle başlayan romanda, olayların arka planında bu şekilde toprak
reformunun etkileri, Rusya’da sınıflı toplum yapısı, mevcut ekonomik ve siyasi
durum, çözüm hakkında farklı görüşler işlenir.
Yapıtın ilk
sayfalarında, Nikolay ve Pavel Petroviç’in tanıtıldığı ve betimlendiği bölümde,
arka planda Rusya’da romanın başladığı yıl olan 1859’a kadar geçen zamanda 19.
yüzyılda süregelmiş olaylar,eski geleneksel toplum düzeni, gelenekler ve
aristokrasi kültürü verilmektedir. Yazar, Nikolay Petroviç’i tanıtmaya
başladığı kısımdan itibaren arka planda Rus toplumuna sosyal,ekonomik ve
kültürel açıdan ayna tutar. ‘’... iki yüz kölelik güzel bir arazisi,veya
köylülerle sınırlarını belirlemesinden bu yana kendi deyimiyle, iki bin
hektarlık bir ‘çiftliği’ vardı.’’(Turgenyev,3) ve ‘’... 48 yılı gelip çatmıştı.
İster istemez köyüne döndü ve sonra tarım alanındaki değişiklikler ile
ilgilendi.’’ (Turgenyev,5) tümceleri
okura Rusya’nın içinde bulunduğu değişim dönemini, yıkılmakta olan eski feodal
toprak düzenini aktarır. Sonrasında ise, Bazarov ile Arkadiy çiftliğe gelince,bunu
izleyen olaylarda (baba-oğul kavuşması, at arabası ile çiftlik evine gidiş,
Bazarov ile Nikolay’ın tanışması) yine arka planda toprak reformunun etkileri,
Rusya’daki yoksulluk ve sınıflı toplum yapısı işlenmiştir. Yapıtın ilerleyen
kısımlarında, gerek arka planlarda geçen betimlemeler, gerekse alt sosyal
tabakalardan seçilmiş bazı karakterler aracılığıyla Rusya’nın ekonomik açıdan hiç de iç açıcı bir
durumda olmadığı ve toplumda genel olarak yoksulluğun hakim olduğu yansıtılır. Arkadiy’in
Maryino’ya olan arabası yolculuğunda, onun bakış açısı ve düşünceleri üzerinden
Rusya kırsalının genel durumu okuyucuya aktarılmak istenmiştir:
‘’Geçmekte oldukları yerler güzel sayılmazdı...
kararmış alçak çatılarının yarısı uçup gitmiş basık evleri ve çıplak kalmış
harman yerlerinde duvarları kuru dallardan örülmüş, kapıları esner gibi açık
duran, yan yatmış samanlıklarıyla küçük köyler, sıvaları yer yer dökülmüş
tuğladan ya da ahşap köy kiliseleri ve haçları eğilmiş, dağılmış mezarlıklar
çarpıyordu göze. Arkadiy’in yüreği hafiften sızlıyordu bunlara bakarken. Öte
yandan karşılaştıkları köylülerin de üstleri başları berbat, atları
sıskaydı...sıska,kemirilmiş gibi tüyleri dökülmüş inekler hendeklerde hırsla
otluyordu.’’(Turgenyev,14-15)
Toprak reformunun etkilerini, eski düzene dair
izleri ve bu konudaki yenilikleri ise en iyi Nikolay Petroviç’in ‘’Özgürlüğü
verilmiş eski kölelerimi yanımda tutmamaya karar verdim...’’ (Turgenyev,12)
sözlerinde, bir serf olan Feniçka’yı evine almaktan utanç duymasında ve
‘köylülere toprak verecek olmasında’ (Turgenyev,14) görülür. Feniçka ile olan ilişkisinden
yine de utanç duysa ve olabildiğince insanlardan gizlemeye çalışsa da, bu eski
geleneksel düzen için imkansız bir evliliktir ve bu yüzden çok büyük bir
değişimin ve yeniliğin habercisidir. Orta Çağ’dan beri süregelmiş olan bu feodal
düzen yavaş yavaş çökmektedir. Toprağa bağlı köleler olan serfler artık yavaş
yavaş özgürleşmektedir. Bunun bir göstergesi yapıtın 8. sayfasında sonradan
özgürlüğü verilmiş bir serf olan Pyotr’ın küçük bey Arkadiy’in elini öpmeye
davranmayıp, yalnızca uzaktan eğilerek selam vermesinde görülebilir. Nikolay
Petroviç gibi genele kıyasla insancıl ve liberal olan toprak sahiplerinin
dediği gibi artık bir arazi, üstünde yaşayan ve çalışan ‘köle’ sayısından çok,
yüzölçümü ile ifade edilmektedir. Nikolay örneğinde gördüğümüz gibi bazı
köylülere toprak ve özgürlükleri verilmiştir ve efendi ile köylü arasındaki bu katı,
keskin sınıf farkı erimektedir. Bazarov’un ölümü sonrası olanlardan bahsedilen
kısımda anlatılan Nikolay Petroviç’in var gücüyle çalıştığı toprak reformu
komisyonu, köylülerin ve kültürsüz toprak sahiplerinin bilinçlendirilmesine
olan güçlü inancı kuşkusuz büyük bir öneme sahiptir ve bir anlamda da toprak
reformu sorununun çözüme ulaştığı kısım olarak kabul edilebilir. Öte yandan,
soylular ile serfler arasında gerek yaşam tarzı, gerek entellektüel birikim
olsun iletişim kurmalarına bile engel olacak büyük bir uçurum vardır.Öncelikle
orta sınıfın temsilcisi olan Bazarov’un Maryino’da çiftlikte biraz zaman
geçirdikten sonra köylülerin mutlak saygı ve sevgisini kazanması bunun bir
örneğidir. Ev halkı arasından serflerle tek başarılı ilişki kurabilen Bazarov
olur. Bunu ‘’ Kendinden aşağı düzeyde insanlara hiçbir zaman yüz vermemesine ve
umursamaz davranmasına karşın, onların güvenini kazanmakta özel bir yeteneği
olan Bazarov’’(Turgenyev,23) betimlemesinde, Bazarov’un bu durumu kendisini
artık Rus sayamayacağını söyleyen Pavel Petroviç ile tartışırken onun yüzüne
vurmasında; yani ‘‘Benim dedem toprağı kendi sürerdi. İstediğiniz köylünüze sorun,
hangimizi.. sizi mi beni mi kendisine daha yakın, yurttaşı olarak
benimseyecektir. Siz onlarla konuşamıyorsunuz bile.’’ (Turgenyev,64) de açıkça
görürüz. Yapıtın sonlarına doğru ise tekrar Bazarov ile köylülerin bir konuşma
sahnesine yer verilmiştir. Bu konuşmada da yine Bazarov köylüleri küçümseyerek
umursamaz bir tavırla ‘’Sizin dünyanız nasıl bir şey; onu anlat sen bana.
Sizinki de mi öküzün boynuzları üzerinde?’’(Turgenyev,231) gibi iki sosyal
sınıfın farklı dünyalarda yaşadığını ima eden bir sorar. Köylüler ise kendi
dünyalarında efendilerinin sözünün geçtiğini ve dünyalarının aşağı yukarı
bundan ibaret olduğunu açıklar.Bazarov oradan ayrıldıktan sonra köylüler o
köylülerle konuşma konusunda kendine çok güvenen Bazarov’dan ‘’Bey işte,ne
anlar..’’(Turgenyev,232) şeklinde söz ederler. Nitekim, bütün bunlar göz önüne alındığında
19. Yüzyılın ikinci yarısında Rus toplumunun ekonomik açıdan ilkel ve kötü bir
durumda olduğu ve Orta Çağ’ın kalıntısı olan toprağa dayalı tarım toplumu ve
katı sınıflı toplum yapısının değişmekte olduğuna varılır. Bunlar, farklı
tabakalardan seçilen karakterler’in davranışları, çatışmaları ve aralarındaki
tartışmalar, ve aynı zamanda arka planda geçen bazen önemsiz gibi gözüken
betimlemeler ile okuyucuya aktarılmıştır.
Yapıttaki ve o
dönemdeki en büyük soru ve sorunlardan biri de Rusya’nın içinde bulunduğu
durumdan nasıl çıkacağıdır. Bilindiği gibi durum hiç de iç açıcı değildir ve
Rusya Batı Avrupa’nın çok gerisindedir. Gelişmenin yolunu Avrupa’yı izlemek ve
batılılaşmakta gören Turgenyev’in kaleme aldığı ‘’Babalar ve Oğullar’’ ise çoğu
kez Rusya’nın mevcut durumu yansıtılarak gerekli olan çözümün ne olacağına dair
önermeler sunan,bu amaçla yazılmış bir yapıt olarak algılanmıştır. Çözüm veya
kurtuluş ile ilgili ise farklı kesimlerin farklı fikirleri vardır. Turgenyev,
dönemin en büyük tartışması olan bu konuyu gerçekten de o dönemde varolan belli
başlı görüşlerden karakterler aracılığı ile yansıtmıştır okuyucuya, yani toplumun
sosyal yapısı hakkındaki realist gözlemlerinden yola çıkmıştır. Yapıtın ilk
sayfalarında Arkadiy at arabasındayken, köylerin halini gördükten sonra ‘’Hayır,’’ diye düşünüyordu Arkadiy, ‘’hiç
zengin bir yer değil burası, ne refah ne de faaliyet var; hayır,hayır,böyle
gitmez, değişiklikler yapmak zorunlu... Peki ama nasıl yapmalı nereden
başlamalı?..’’ (Turgenyev,15) düşüncelerinde rastlanır bu soruya. Sonra, Bazarov-Arkadiy
ile Pavel-Nikolay ikilisi arasındaki tartışmalarda iki tarafın da fikirleri incelenir.
Pavel, İngiltere örneğinde olduğu gibi özgürlüğü ve gelişmeyi aristokrasinin
getirdiğini savunurken, artık bu karın doyurmayan teorik akımlardan, sanattan
vb.’den bıkmış olanların temsilcisi Bazarov ise çözüm olarak her şeyi yadsımayı
ve zamanı gelince yıkmayı öne sürmektedir. İki taraf da Rusya’nın içler acısı
hali, memurların rüşvet aldığı, ticaret ve hukuk siteminin başarısızlığı ve
halkın cahilliği, muhafazakârlığı konusunda hemfikirdirler. Ortak
olan şey ise herkesin aklında aynı soru olduğudur: ‘’Ne yapılmalı?’’.
Kuşkusuz
yapıtın en büyük çatışmalarından biri de yine toprak reformu ve yavaş yavaş
erimekte olan katı sınıflı toplum yapısı ile yakından ilintili olan sosyal
sınıf çatışmasıdır. Bu çatışma, orta sınıfı temsil eden Bazarov, onun özellikle
Pavel olmak üzere bütün Kirsanovlarla tartışmaları ve Anna Sergeyevna ile olan
ilişkisi üzerinden anlatılmıştır. O dönemde de hala aralarında çok keskin sınırlar
sosyal sınıfların varlığı görülür. Başta
Pavel Petroviç ile Bazarov arasındaki tartışmalar ve çatışmalar ideoloji ile
ilgili gibi gözükse de aslı sosyal sınıf çatışmasına dayanmaktadır. Yapıtta
sürekli olarak Bazarov’un aristokratlara olan nefreti görülür. İlk olarak
St.Petersburg’da Bazarov’un uzaktan tanıdığı birinden ‘’Rezilin,aristokrat
bozuntusunun tekidir.’’ (Turgenyev, 59) ile başlar bu nefretin dışa vurumu.
Bazarov soylulardan hem nefret etmektedir hem de sürekli aralarında
bulunmaktadır. Yapıt boyunca, kendi ailesinin yanında kalmaya ancak üç gün
dayanabilirken, Kirsanovların çiftliğinde uzun süre kalması ve Anna Sergeyevna’nın
yanında haftalar geçirmesi de bunun örnekleridir. Bazarov bir anlamda arada
kalmıştır aslında, ne serftir ne de soylu. İç çatışması ve soylulara karşı olan
aşırı kininin sebebi de bu arada kalmışlık ve soylulara olan gizli özentisidir.
Bazarov
örneğinden yola çıkılarak bütün dönemin gençliğinin, bir arada kalmışlık
içerisinde olduğundan, o dönemin Rusya’sındaki kargaşa ve sosyal sınıflar arası
uçurumdan dolayı tutunacak hiçbir şey bulamayarak nihilizim akımına
kapıldıklarına da varılabilir. Eserdeki bu sosyal sınıf çatışması ve Bazarov’un
bununla ilgili olan iç çatışması, Anna Sergeyevna’ya olan aşkı ile zirve
noktasına ulaşır. Bazarov, aralarındaki sınıf farkı nedeniyle bir soylu olan
Anna Sergeyevna ile birlikte olmasının imkânsız olduğunu bilmesine rağmen
vazgeçemez ve bu onu kahreder. Onun ve tüm diğer soyluların karşısında, kendini
küçümseyerek ve sadece bir köy hekiminin oğlu olduğunu söylerek,
nihilistliği ve aşırı aykırı
fikirleriyle Bazarov,aslında kendini var etmeye çalışmaktadır. Bu konudaki
öfkesini ve sistem karışısında hissettiği çaresizliği Anna Sergeyevna’ya söylediği
‘’.. hem aramızda öylesine bir uçurum var ki..’’ ve ‘’Ayrıca büyük bölümü bize
bağlı olmayan gelecek üzerine konuşmanın, düşünmenin ne gereği
var?(Turgenyev,127) sözleri çok iyi ortaya koyar.Bazarov’un sisteme ve üst
sınıfa karşı olan bu öfkesi Arkadiy’le kendi babasının yanında kaldığı kısım da
iyi ortaya koyar. Turgenyev, bu mekân değişikliği ile yapıtın önceki
kısımlarında gördüğümüz aristokrat evleri ve yaşam tarzı ile baba Bazarov’un
orta sınıf taşra yaşamı arasındaki farkları okuyucuya yansıtmıştır. Bazarov’un
babasının evinde sürekli memnuniyetsiz ve tatminsiz olması, babasının
Arkadiy’den her şey için özür dilemesinden ve kendini aristokratlardan aşağıda
görmesinden duyduğu rahatsızlık sınıflı toplum yapısı ile ilgili yaşadığı iç
çatışmanın en büyük göstergeleridir.
Nitekim
Turgenyev ‘’Babalar ve Oğullar’’ romanında, yazıldığı dönem olan 1860’larda
Rusya’nın içinden geçtiği zor ve çalkantılı dönemi, toplumun sosyal ve kültürel
yapısı hakkındaki realist gözlemlerinden yola çıkarak işlemiştir. Bu realist
yapıt, dramatik sahneleme ve toplumun farklı tabakalarından seçilen karakterler
ile dönemin toplum yapısını okuyucuya aktarma amacı gütmüştür. Yapıtta, Petroviçler,
Anna Sergeyevna ve Bazarov gibi çatışan karakterler aracılığı ile Rusya’nın
içinde bulunduğu bunalımlı durum ve bu duruma getirilecek çözüm hakkında farklı
görüşler işlenir.
Merhabalar,
ReplyDelete‘’Babalar ve Oğullar’’ kitabı hakkındaki yorumlarınız için teşekkürler. Bu kitabı uzun zamandır okumayı çok istiyordum ve nihayet ben de okuyup bitirdim. Uzun süre etkisinden çıkamadığım ve Bazarov karakteriyle hafızama kazınan bir roman olmuştu. Kitapta ele alınan kuşak çatışmasıyla birlikte, karakterlerin psikolojik çözümlemeleri, beni çok etkilemişti. Kitaptan en sevdiğim alıntı da şu olmuştu:
‘’ İnsanın kişiliği kaya gibi dayanıklı olmalı, çünkü her şey onun üzerine kurulur.’’
Kitap yorumumun devamını okumak isterseniz sizinle de paylaşmak isterim: https://www.ebrubektasoglu.com/yazi/kitap-yorumu-turgenyev-babalar-ve-ogullar/
Keyifli okumalar dilerim, saygılarımla…